Telefon
WhatsApp
Saadet Parti Tokat İl Başkanı Bilal Metehan Aydın Gündeme Dair Açıklama Yaptı

Saadet Parti Tokat İl Başkanı Bilal Metehan Aydın yaptığı yazılı açıklama ile gündemi değerlendirdi. Başkan Aydın, değerlendirmesinde ekonomiden politikaya birçok konuya değindi.

  

Muharrem ayının önemine değinen Başkan Aydın, “Adaletsizliğe, zulme ve haksızlığa karşı çıkışın zirvesi 10 Muharrem'in ve paylaşmanın, dayanışmanın, bereketin simgesi Aşure Günü'nün ülkemize ve İslam alemine hayırlar getirmesini temenni ediyor; Hz. Hüseyin Efendimizi ve Kerbelâ şehitlerini hüzünle yâd ediyorum.  Yaşadığımız şu zaman dilimlerinin ve önümüzdeki ayların; ülkemiz, İslam alemi ve tüm insanlık için huzur, barış ve hayırlar getirmesini temenni ediyorum.  Cenâb-ı Allah, yeni başlangıçlara ve derlenip toparlanmamıza vesile kılsın inşallah” dedi.

 

Saadet Parti Tokat İl Başkanı Bilal Metehan Aydın değerlendirmesinde şu ifadeler yer aldı;

 

“Mazlumların gözyaşının dinmesi, yeryüzü üzerinde akan kanın durması ise en büyük temennimizdir.

 

Dünyanın farklı bölgelerinde yaşanan ve maalesef her gün bunlara bir yenisi eklenen gerilim ve çatışma alanlarına değinmek istiyorum.

 

İslam coğrafyaları başta olmak üzere, çok uzun bir süredir yeryüzü üzerinde akan kan hiç dinmiyor.

 

Yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarcası yaralandı ve yine bir o kadar insan da evlerini, vatanlarını terk etmek zorunda kaldı.

 

Emperyalist planlar, siyonist hayaller, paraya ve kana doymak bilmeyen bir avuç insan yüzünden!

 

Şimdi yine Pasifik üzerinde, Tayvan sınırında Çin ve ABD, Balkanlar'da da Kosova ve Sırbıstan hattında bir gerilim var... Yine aynı bilindik senaryolarla karşı karşıyayız.

 

Bu yolun sonu belli, bu yol çıkmaz sokak! Bölge ülkelerimiz başta olmak üzere, dünya genelindeki tüm ülkeler artık bu senaryolara figüran olmayı çok açık bir şekilde reddetmelidirler!

 

Tarihi ve kültürel bağlarımız, siyasi iddialarımız bakımından da Türkiye, herhangi bir ülke değildir.

 

Bu açıdan çok dikkatli olmalı ve her şeyden önemlisi birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmeliyiz.

 

Adalet yara almışsa, diğer hiçbir şeyin tedavisi mümkün olmaz...

 

Evet cari açık mühim, bütçe açığı, rezerv açığı ve dış ticaret açığı önemli; fakat adalet zaafiyeti başka hiçbir şeye benzemez!

 

Hukuk rafa kaldırılmışsa, tedavülde olan diğer şeylerin hiçbir faydası ve kıymeti yoktur!

 

KHK meselesi hepimizin malumu; Toplumsal vicdanı zedeleyen ve 6 yıldır kanayan bir yara..

 

Defalarca dile getirdik, iktidarı defalarca uyardık. Fakat iktidarda bulunanlar hatalarını telafi etmek yerine, ne yazık ki ısrarla yeni yanlışlar yapıyor.

 

İnsanların yıllarca çalışıp gününü doldurduğu halde emekli olamaması bir hak gaspıdır! İktidarımız döneminde EYT'liler haklarını alacaktır!

 

Gençlerimizin yıllarca dirsek çürüttükten sonra, bir başkasının torpili var diye önlerine geçmesi adaletsizliktir!

 

Saadet Partisi iktidarında; işe alımlar ehliyet ve liyakat esasına göre yapılacaktır!

 

Bir insanın sabahtan akşama kadar çalışıp da açlık ve yoksulluk sınırında bir hayata mahkum edilmesi vicdansızlıktır!

 

Biz, milyonlarca insanımızın alın terinin hakkını eksiksiz alacağı bir düzeni mutlaka inşa edeceğiz.

 

Bugüne kadar bir gecenin bitip de sabahın olmadığı hiç görülmemiştir. Vatandaşlarımız müsterih olsun; değişimin ve yeni bir başlangıcın şafağındayız!

 

Muhterem arkadaşlar; Erdoğan iktidarının milletimize olan yükü her geçen gün ağırlaşıyor.

 

4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 7 bin liraya dayandı. Yoksulluk sınırı da 22 bin lirayı geçti! Bundan bir sene öncesinde bu rakamlar tahayyül bile edilemezdi!

 

-Yüksek faiz oranlarından şikayet eden bir sanayiciye; "Alma abi, alma o zaman." diyen,

 

-Üretimini devam ettirebilmek için belli başlı ürünleri tedariğinde bulundurmak zorunda olan sanayicilerimizi "stokçuluk" yapmakla suçlayan bir Merkez Bankası Başkanımız var, malumunuz.

 

Stokçulukla, stok bulundurmak aynı şey değil! Ekonomide, bunu bilmeyen cahildir!

 

-Hani; "Son 10 gün çıkarıldığında son bir ayda en az değer kaybeden para biriminin Türk lirası olduğunu" söyleyen kişi...

 

Biz de bu rakamlara son 1 yılı dahil etmediğimizde; Dolar 9.30 liraya, enflasyon %19.25'e, gram altın da 482 liraya düşüyor.

 

İktidara sesleniyoruz; bakın biz, sizin yaptığınız gibi ekonomik krizleri 50-60 yıl öncesiyle kıyaslamıyoruz.

 

Kur Korumalı Mevduat sistemi de ekonomi politikanıza dayanamadı.

 

18 liradan iki saatte 11 seviyesine indirdiğiniz dolar; bugün yine 18 lira…

 

Bu uygulama, sadece varlık transferine aracılık etmekten başka bir işe yaramadı. 

 

İşte KKM’nin 4 aylık bilançosu; Kur Korumalı Mevduat'ın sadece 4 ayda bütçeye getirdiği yük 37.2 milyar lira. Dahası, buna Merkez Bankası'nın yaptığı ödemeler dahil değil.

 

Bahsi geçen bu 37.2 milyar lira;

 

-2021 yılında tarıma verilen desteğin %54’ünden fazlasına denk.

 

-6 aylık faiz harcamasının % 27’si…

 

-Meclis Başkanlığı’na sunulan ek bütçede öngörülen giderin %93’ü..

 

Görünen o ki Sayın Erdoğan’ın yazarlığını yaptığı bu ekonomi kitabı, aslında korku-gerilim ve fantastik kurgu türünde kaleme alınmış.

 

Zira bu kadar akıl dışı uygulamalara dünyanın hiçbir yerinde rastlanmaz. 

 

Milletimizin hiçbir derdine derman olmayan, yoksulluğu büyüten ve yaygınlaştıran, hamaset kalemiyle ele alınmış ve sayfalarında umut veren tek bir cümle dahi olmayan bu kitabı yenisiyle değiştireceğiz!

 

Bizim kitabımızda; milletimizin her bir derdine karşı kapsayıcı çözümler yer alacak. 

 

Kıymetli arkadaşlar; Türkiye hakkında istisna olan birkaç olumlu göstergeyi “dünya bize gıpta ile bakıyor” diye anlatan iktidar, geri kalan tüm kötü göstergeleri yok sayıyor. 

 

Ekonomiye dair tüm verilerde, yoksulluk endeksinde, hukuk ve basın endeksinde; kısacası, ülkenin durumunu ortaya koyan tüm göstergelerde en kötü ülkeler arasında gösteriliyoruz. 

 

Fakat iktidar, bunların hiçbirini görmek ve kabullenmek istemiyor. Bazısını hakkaniyetsiz, bazısını manipülatif, bazısını ise siyasi olarak tanımlıyor.

 

Ama işine gelince de Sn. Erdoğan, kabine toplantısı sonrası yaptığı açıklamada; "IMF, dünyanın büyüme rakamını aşağı yönlü; ülkemizin büyüme rakamını yukarı yönlü güncellemiştir." diye övünebiliyor.

 

İktidar mensuplarına soruyorum; tüm dünyanın kabul ettiği bu göstergelere inanmak istemiyorsunuz, bunların hiçbirisi sizin için gerçekçi değil. 

 

Enerji ihtiyacının karşılanmasına yönelik bir çözüm olarak sunulan Akkuyu Nükleer Santrali bizleri düşündürmeye devam ediyor.

 

Biz bu santrali önemsiyoruz, fakat birdenbire zihinleri karıştıran bir şey oldu.

 

Santrali Ruslar yapacak, biz Ruslara birtakım ödemeler yapacağız, fakat iktidara kıyak olsun diye birden Rusya'dan 15 milyar dolar para geldi.

 

Ne bu? Bunun mutlaka açığa kavuşturulması gerek.

 

Ve maalesef Ruslar, sözleşmeyi feshetmek durumunda kaldı ve Türkiye, burada tamamen devre dışı kaldı, santralin kontrolü bütünüyle Rusya'ya geçti.

 

Zaten öyle anlaşmalar yapmışız ki, nükleer santraller dünya genelinde ucuza enerji üretirken, biz burada dünya genelinin 2-3 misli bir fiyata enerji alacağız gibi görünüyor.

 

Aslında Türkiye'nin, bugünkü şartlar dikkate alındığında bir değil, 2-3 santrale ihtiyaç var; ama bu konuda ben iktidarın bir adım attığına şahit olmadım.

 

Ümitlenmiştim, 3 ayrı yerde 3 ayrı santral inşa edileceği söylenmişti ama sadece 1 tanesi yürüyor şu anda.

 

İnşallah burada da ciddi bir problemle karşı karşıya kalmayız.

 

Bu nedenle hükümeti, siyasi pozisyonları bir kenara bırakarak; ülkemiz için çok önemli olduğuna inandığımız nükleer enerji hususunda daha ciddi adımlar atmaya davet ediyorum. 

 

Hükümet öncelikle sözleşmeyle ilgili anlaşmazlıkları ve hukuksuz girişimleri bertaraf etmeli; ve santralin bir an önce devreye girebilmesi için her türlü adımı atmalıdır.

 

Vatandaşlarımızın haklı taleplerinin destekçisi ve takipçisi olacağımızın bilinmesini isterim.

 

Bu duygu ve düşüncelerle, bizleri takip eden kıymetli vatandaşlarımızı muhabbetle selamlıyorum."

0 Yorum

Henüz Yorum Yapılmamıştır.! İlk Yorum Yapan Siz Olun

Yorum Gönder

Lütfen tüm alanları doldurunuz!

Tokat Nöbetçi Eczaneler

E-Bülten Aboneliği